
‘Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önemli değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bu önemli sempozyumu düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Politikaları Komisyonumuza ve Aile Bakanlığımıza bir kez daha teşekkür ediyorum. Sayın Bakanımızı ve ekibini, Başkan Yardımcımız ve çalışma arkadaşlarını, danışma kurulu üyelerimizi, koordinatörlerimizi ve tüm konuşmacılarımızı canı gönülden kutluyorum.
“AİLEYE BAKTIĞIMIZDA MİLLETİ GÖRÜYORUZ”
Dijital kültürden sanat ve medyaya, aile iletişiminden nüfus politikalarına, kentleşmeden aile sağlığına kadar pek çok konu geniş bir renk paletinde burada detaylı olarak ele alındı. Öncelikle bu tartışmaların ülkemize, milletimize, özellikle aile kurumumuza ve gençlerimize hayırlı olmasını canı gönülden diliyorum.
Geleceğe yön veren bazı kurumlar var. Aile de bu kurumlardan biridir. Aileye baktığımızda milleti görüyoruz. Kimlik ve kültürün yaşatıldığı bir okul gibi.

“HEPİMİZE ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER OLDUĞUNA İNANIYORUM”
Bireyi güçlendirmeden aileyi yaşatmak mümkün olmadığı gibi, aileyi güçlendirmeden de devleti ve milleti yaşatmak mümkün değildir. Geleceğe emin adımlarla yürümek istiyorsak bu soyunu özenle korumamız gerekiyor. Hepimizin yapması gereken çok önemli görevler olduğuna inanıyorum. Bu konuda hepimizin sorumluluk alması gerekiyor.
Kültürel emperyalizmin ve dijital kuşatmanın yoğunlaştığı bir çağda aile kurumuna değer veriyoruz. Cinsiyet nötrleştirme gibi dayatmalara ve LGBT gibi sapkın hareketlere karşı gerekli tedbirleri alıyor, en ufak bir taviz, ihmal ve rehavete izin vermiyoruz.
“BU DÖNEMDE AFET YAŞADIK”
Biz insanlar olarak sosyal medya ve dijital kanallarda ailemizi ve toplumsal yapımızı hedef alan içeriklerle aktif olarak mücadele ediyoruz. Nüfusumuz artıyor ama nüfus artış hızımız düşüyor. Toplam doğurganlık hızı nüfus yenileme seviyesinin altındadır. TÜİK verilerine göre geçen yıl ölçülen doğurganlık hızı 1,48 oldu. Şu anda bir felaket yaşıyoruz. Bu oran nüfus yenileme düzeyi olan 2,10 aralığının oldukça altındadır. Geleceğimiz için alarm zilleri yüksek sesle çalıyor. Bu ülkenin geleceğini düşünen hiç kimse tüm bunlara kayıtsız kalamaz.
2022 yılı verilerine baktığımızda çalışan kadınların toplam doğurganlık hızı 1,38. İşgücü sürecine dahil olmayan kadınların toplam doğurganlık hızı 1,72’dir. Başka bir deyişle, çalışma yaşamının doğurganlık oranına sınırlı bir etkisi olduğu ve çalışmayan kadınların çocuk sayısını azalttığı ortaya çıktı.
Kadınlar çoğu zaman çocuk yetiştirme konusunda eşlerinden gerekli desteği alamamaktadır. Ne yazık ki yükün çoğu kadınların omuzlarında. Anneler kadar babaların da çocuklarını aileye, topluma ve insanlığa faydalı bireyler olarak yetiştirme sorumluluğu vardır.
“TOPLUM OLARAK GİDEREK BİREYSELLEŞİYORUZ”
Gençlerimizin artık daha ileri yaşlarda evlenmeyi tercih ettiğini görüyoruz. Boşanmaların üçte biri evliliğin ilk 5 yılı içerisinde gerçekleşmektedir. Toplum olarak giderek bireyselleşiyoruz ve bunun sonucunda giderek yalnızlaşıyoruz.
“GELECEK 10 YILI AİLE VE NÜFUSUN 10 YILI İLAN ETTİK”
Aile eğitimi ve aile danışmanlığı hizmetlerini başlattık. 81 ili kapsayan Aile ve Gençlik Fonu’nu hayata geçirerek evlenecek gençlerimize faizsiz kredi desteği sunduk. Şu ana kadar bu krediyi almaya hak kazanan çift sayısı 62 bini aştı.
Gelir kriterlerinde yeni ve kolaylaştırıcı kurallar getirdik. Destek miktarını 150 bin liradan 200-250 bin liraya çıkardık. Yeni yıldan itibaren gençlerimizin evlenmesine daha fazla destek vermeyi umuyoruz.
Doğum desteklerimizi de hızlandırdık. İlk çocuğa bir defaya mahsus 5.000 lira; 5 yaşına kadar ikinci çocuk için ayda 1.500 lira; Üçüncü ve sonraki çocuklara ise 5 yaşına gelene kadar aylık 5.000 lira doğum yardımı veriliyor. 2026-2035 yılını, yani önümüzdeki 10 yılı Aile ve Nüfus On Yılı olarak ilan ettik.
Tüm bu çalışmalarımızı Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda daha etkin ve kararlı bir şekilde sürdüreceğimizi umuyoruz.
Dünyadan çocuk dostu bir dijital dönüşüm istiyoruz. “Bu vizyonu ülkemizin öncülüğünde hazırlanan Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi ile taçlandırdık.”